Başlangıçta aşk vardı…
[:tr]
Başlangıçta aşk vardı…
24/10/2011 02:00
Kongo doğumlu, epeydir İstanbullu Enzo İkah, Ağrı Dağı’ndan doğan gökkuşağının altından, Türkiye’deki ilk albümü ‘Rainbow’u barış ve aşkla sunar. Tüm dünyada yeni bir hayat için…
Haber: BERRİN KARAKAŞ –berrin.karakas@radikal.com.tr / Arşivi
Enzo İkah’la buluşmaya yürürken İstiklal Caddesi’nde, ellerinde bayraklar, kafalarında ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ bantlarıyla az önce yürümüş kalabalık dağılıyordu. Kırmızı beyazların arasından rengi, ırkı, dili, dini, evi olmayan, insana insanı anlatmaya, “Anca aşkla, barışla kurtulabiliriz” demeye ‘Rainbow’ albümüyle ses vermiş Enzo İkah’ı görmek serinletici…
Dört sene önce ‘Vahşi Asker’ şarkısı sebebiyle Kongo’yu terk etmek zorunda kalmış, ilk İstanbul uçağına atlayıp buralara gelmiş mülteci Enzo’nun ‘Enzo İkah’ın Acıklı Öyküsü’ gibi yakışıklı bir başlıkla sunulabilecek hayatını müsaadenizle geçmek istiyorum. Keza kendisi de bu öykünün tekrarlanıp durmasından rahatsız. “Tamam, küçükken annemi babamı kaybettim ama binlercesini kazandım” diyor. “Geçmişte değil gelecekte yaşıyorum. Şimdi buradaysam bunun geçmişimle değil gelecekle ilgisi var. Hayatımdan dramatik bir film yapmak istiyorlar, bundan hoşlanmıyorum” diyor. “Öyleyse bana şarkılarını anlat Enzo İkah” diyorum ve albümün ismi ‘Rainbow’ (Gökkuşağı) ile başlıyoruz sohbete.
“Ünlü olmak istemiyorum. Olsaydım pop müzik yapardım, reggae değil. Reggae’yle farklı insanları buluşturabilirsin. Ben uzaya bir taş atıyorum ve o taşın insanlara dokunmasını bekliyorum. Albüme neden gökkuşağı dedim, çünkü Nuh yeni hayatı Ağrı Dağı’ndan başlattı. Sonra gökkuşağı çıktı. Renkler umuttur. Birlikte bütün farklılıklarımızla yaşamak umuttur” diyor Enzo İkah.
Albümün ilk parçası ‘Red, Black and White’la birlikte başlıyor Enzo’nun soruları; “Sadece aşka ihtiyacımız var ve aşkı kimse satın alamaz. Dinimi, rengimi, Kongo’da doğmayı ben seçmedim. Kimse seçmedi bunları. Ne yapabiliriz? Neden kavga ediyoruz?”
Mandela ve Sarkozy
Siyahtı beyazdı, Müslüman’dı Hıristiyan’dı ayrımlarından öylesine bıkmış ki Enzo, “Beşiktaşlıyım desem neden Fenerbahçeli değilsin diyecekler. Hıristiyanım desem, Müslümanım desem hangi mezhepten diyecekler” diyor ve tek bir Tanrı’nın olduğunu, üzerimizde tek bir güneşin parladığını hatırlatarak “Başlangıçta aşk vardı. Tanrı bu dünyayı bu aşkla yarattı” diyor. Politik bir insan olmadığının özellikle altını çiziyor Enzo İkah, “Reggae müzik sadece mesaj müziği değildir. Ben şarkılarımda politikacılara küfretsem, şöyle böyle desem ne olacak? Nefret için zaman yok. Aşkı anlatmak için var” diyor. Hemen ardından da “Anti-Nazizm önemli. Bir de anti-Sarko” diye ekliyor. Senegal gibi ülkelere yaptığı ziyarette Sarkozy’yi alkışlayan siyahları anlamadığını anlatıyor; mikrofonda özür dileyen Sarkozy’nin ikiyüzlülüğünü hatırlatarak. “Ne kadar topuklu giyerse giysin yükselemeyecek. Mandela olamayacak” diyor. Ve buradan albümdeki ‘Nelson Mandela’ parçasına geçiyoruz. “Bütün dünyada doğum günü kutlanılan tek siyah Mandela” ayrıntısıyla…
Bir aşk, bir kalp
Söyleşi arasında mırıldandığı şarkılarla küçük bir konser de veriyor Enzo. Sırada ‘Lazy Boy’ var. Bu şarkıyı tek varlığı bir tek çocuğu olan annenin ağzından yazmış. “Sokakta eğitim tehlikelidir. Tek bir anahtar var, o da eğitim. Çocuğum okula gitmelisin” diyor anne. Ve şarkının finali diyor ki; “Artık yeni bir okul, bir hastane yapmıyorlar. Tek dilekleri hapishane yapmak”. Gangster polislerden sıkıntıyı arttıran uyuşturucu satıcılarına sokakların tehlikesinden bahseden şarkının arasına Bob Marley ve meşhur sigaralı fotoğrafı giriyor. ‘Reggae ve uyuşturucu’ klişesi. Babaannesinden dinlediği öğütleri anlatıyor Enzo ve bir tek sigara bile içmediğini söylüyor. “Ben rastafaryan değilim. Sigara içenlere de saygı duyarım ama ben içmem. Her şeye de pozitif tarafından bakmayı yeğlerim.” Bob Marley’e gelince, tıpkı Mandela gibi, Lincoln gibi Enzo’nun kahramanlarından. “Bob Marley benim için efsane. Bütün söylediklerini yaşıyoruz. Dünyada yapılmış en iyi şarkı da ‘One Love’ diyor ve söylemeye başlıyor; “One Love, One Heart, Let’s get together and feel all right.”
İnsan olmaktan utanıyorum
‘One Love’ şarkısı bitince kolunu sıyırıyor Enzo. Kolundaki izi gösteriyor; “Ben aslanlarla büyüdüm, korkmam. Bu iz de onun izi. İnsan olmak utandırıyor beni bazen. Kongo’dayken beş metre ötemde ölüyordu insanlar. Hayvanlara bak, onlar yemek için öldürürler. Sadece insan gücünü kanıtlamak için öldürüyor“ diyor. Soyadı İkah da zaten ‘Yalnız aslan’ demekmiş. Aslanın dişisinin yemek getirdiği düşünülürse, “Ben aç da yatarım, yeter ki özgürlük olsun. Aslanlar da vahşi hayvanlar da hep tok yatmazlar” diyor Enzo.
Büyülenmiş dinlerken ben, yanındaki ağacın yapraklarına dokunuyor. Ağaçtaki karıncaları düşünmeye çağırıyor beni. “Ne güzel birlikte yaşıyorlar. Sadece bir ağaç var dünyada. Biz de üzerinde yaşıyoruz. Neden savaşıyoruz, neden birbirimizi öldürüyoruz?” diyor. İç savaşın huzur vermediği, insanların birbirlerini öldürmeye devam ettiği Kongo’ya geliyor sohbet. “Bir daha gidemeyeceksin ülkene, özlüyor musun?” diye soruyorum. ‘Marre’ (Yeter) şarkısıyla cevap veriyor. “Kralların kanlı çamaşırlarını yıkamaktan bıktık. 20 yıldır iktidarda aynı insan varsa ona ne denir, krallık denir. Biz bu başkanlardan bıktık, yorulduk diyorum bu şarkıda” diyor. “ Ortadoğu ’da yıkılan iktidarları örnek verip Kongo’da da mümkün müdür?” diye sorunca “İnsanlar korkuyor. Hazır değiller daha” deyip sömürge dönemlerine gidiyor. “Cezayir’de, Ruanda’da, Kongo’da insanları kim öldürtüyor? Afrika’ya hayal satıyorlar. Rüzgârı satıyorlar Afrika’ya” deyip Kongo’daki zenginliği anlatıyor.
Batı’nın bomba yapmakta kullandığı uranyum madenlerini, elmas madenlerini, altın madenlerini, bereketli denizi, balıkları, çeşit çeşit meyveleri, sebzeleri. Ve yanı sıra süren yoksulluğu. Elbette özlüyor Enzo memleketini ama “Toprağın sadece ölülere ihtiyacı varsa benim bir evim yok” diyor. Burada da yine albümden mülteciler için yaptığı ‘No Home’ geliyor. “Korkmuyorum çünkü kaybedecek bir şeyim yok. Ve bir gün sen de evsiz kalabilirsin, herkes kalabilir” diyor.
Enzo’nun evi şimdilik İstanbul’da. Sonrası bilinmez. İkinci albümü hazır gibi. Üç parça Türkçe olacak ve ismi ‘Hoş bulduk’ olacak. Ayrılırken “Yazının sonunu şöyle bitir” diyor Enzo; “ Türkiye için üç şey istiyorum; barış, sağlık ve depremsiz bir Türkiye.”
[:]