"Şarkılarımla Karanlığa Bir Taş Atıyorum."
INTERNATIONAL HUMANITARIAN GOLD AWARDS
INTERNATIONAL HUMANITARIAN GOLD AWARDS INTERNATIONAL HUMANITARIAN GOLD AWARDS WINNER

Enzo Ikah

/
Kongo - Istanbul

Enzo Ikah, Kongolu bir müzisyen. Şarkıları nedeniyle Kongo’da tutuklanınca, hapisten kaçarak havaalanında ilk kalkan uçağa binmiş ve İstanbul’a gelmiş. İlginç yaşam öyküsü, dünyanın dört bir yanındaki mültecilerin bir prototipi gibi

Enzo Ikah, Beyoğlu’nda yaşayan çoğu kişinin tanıdığı ve yaptığı müzik ile ciddi bir dinleyici kitlesi oluşturan Afrikalı bir müzisyen. Dinleyen herkesi şaşırtan ve herkese ‘film gibi’ dedirtecek türden bir hayat hikâyesine sahip. Ülkesi Kongo’da, yaptığı şarkılar ve politik tavrıyla çok sevilen popüler biriyken, askerleri eleştiren bir şarkı yaptıktan sonra, hayatı alt üst olan Ikah, kendini bir anda hücrede yatarken bulmuş. Gördüğü işkenceden kaçmak için Türkiye’ye gelen müzisyenle, hamallıkla başlayan ve albüm çıkarmaya kadar uzanan İstanbul macerasını ve yaşadıklarını konuştuk…

– Film gibi bir hayat hikâyeniz var!
– Babam, Kongo başbakanının pilotuymuş. Ben daha dört aylıkken, politik sebeplerden dolayı babamın kullandığı uçak düşürülmüş. Aynı uçakta, annem de hostesmiş. İkisi de o kazada hayatını kaybetmiş. Hükümet, ailemize ait bütün eşyalara el koyunca, babaannem de beni kendi yaşadığı köye kaçırmış. 17 yaşıma kadar, babaannemi annem zannediyordum. O öldüğünde, yakınlarımdan babaannem olduğunu öğrendim.

– Şarkı söylemeye nasıl başladınız?
– Babaannem tarlada çalıştığı zaman, hep şarkı söylerdi. Ben de küçükken, ona yardıma giderdim ve ondan öğrendiğim şarkıları söylerdim. İlkokula giderken, kilise korosuna girdim ve 11 yaşında akordeon çalmaya başladım. Akordeonu iyi çalıyordum, ama çok ağır olduğu için sevmiyordum. Daha sonra piyano çalmaya ve beste yapmaya başladım.

– Fransa’ya neden gittiniz?
– Babamın en yakın arkadaşı, Katolikler arasında mesajlaşarak beni bulup İtalya’ya davet etti ve bana okumam için burs buldu. İtalya’da altı ay kaldım, ama hiç sevmedim. Fransızca biliyordum ve Fransa’ya gitmek istiyordum. Sınava girip kazandım ve Paris’e gidip orada Fransız Dili ve Edebiyatı okudum.

– Fransa’da müziğe devam ettiniz mi?
– Fransa’da okurken kendi müzik grubumu kurdum. Festivallerde, barlarda ve başka ülkelerde konserler veriyorduk. Yazıp bestelediğim şarkıları da, kendi ülkemdeki şarkıcılara gönderiyordum. Şarkılarım Kongo’da çok sevildi.

– Ülkenize ne zaman döndünüz?
– Bir gün televizyonda, Kongo’ya ait bir kanalı izliyordum. Halk ve askerler arasında savaş çıkmıştı. Dönmem gerektiğini düşündüm. Döndüğümde, Kongo’daki bütün kanallar, popüler olduğum için benimle röportaj yapmak istedi. Politikacıları takmadan düşüncelerimi açıkladım.

– Peki, bu sırada herhangi bir tehdit aldınız mı?
– Şarkıyı yazmadan önce hükümet, susmam ve onlar hakkında iyi konuşmam için evime gelip bana rüşvet teklif etti. Evimde kamera olduğu için, yaptığımız görüşme kayıt altına alındı. Ben de, kamera kaydını muhalif partiye verdim.

– Bütün hayatınızı değiştiren Vahşi Asker şarkınızda ne diyorsunuz?
– Askerlerin, ülkelerinin topraklarını korumak için var olduğunu, askerlerin düşmanlarının kendi ülkesinin sivilleri olmadığını söylüyorum.

– Şarkıyı söyledikten sonra neler oldu?
– Şarkıyı okumadan bir gün önce stüdyomu yaktılar. Canlı yayınlanan bir programda, şarkıyı okudum. Arabamla eve dönerken, önümü kesip beni tutukladılar. Çok konuştuğumu, bir daha konuşamayacağımı söyleyip sağ taraftaki dişlerimi söktüler. Mahkemeye çıkarmadan, 10 yıl hapis cezası verip küçük bir hücreye koydular.

Sınırsız Ulussuz Sürgünsüz // Rainbow
  1. Sınırsız Ulussuz Sürgünsüz // Rainbow