Kongo’nun Tarkan’ıydı. Hükümete muhalif partinin propagandası için “Vahşi Asker” adında şarkı yazdı. Partisi seçimi kaybedince o da tutuklandı. İşkence gördü, dişleri söküldü. Hapishaneye giderken yolda firar etti, Kenya’ya kaçtı.
İlk uçak İstanbul’aydı. İstanbul’a geldi, mülteci olarak kamplarda kaldı. Serbest kalınca hamallık yapmaya başladı. Bir müzik aletleri dükkânının mallarını taşırken “Ben de iyi gitar çalarım” dedi. İspat etmek için tellere 2-3 kez dokundu. Dükkân sahibi önce müziğini dinledi, sonra yaşam öyküsünü. Ve Enzo Ikah’a elinden hiç düşürmediği o gitarı hediye etti. Artık hamal değil. Beyoğlu’nda barlarda gitar çalıyor, şarkı söylüyor ve albüm çıkartmak için çalışıyor.
Enzo Ikah (27) Kongolu. Beyoğlu’nda sık rastladığımız Afrikalı zencilerden birisi. Diğerlerinden farkı ise; sürekli elinde gitarı ile dolaşması.
Enzo ülkesi Kongo’da tanınmış bir müzisyen. Fakat Türkiye’de henüz bilinmemesi fena canını sıkıyor. İlginç yaşam öyküsünü “bir gün burada da şöhret olacağım” diye bağlıyor:
“Kongo’nun Kingshasa kentinde doğdum. 4 aylık bir bebekken pilot olan babamın kullandığı özel uçağa sabotaj yapılmış uçak düşmüş. Kazada hem babamı hem de aynı uçakta hosteslik yapan annemi kaybettim. 2 ablam ile birlikte ortada kalmışız. Bakongo köyündeki babaannem bizi yanına aldı. İlkokula giderken tarlada çalışmaya başladım. Sonra kilise korosuna girdim. 11 yaşında akordeon çalışmaya başladım. Sonra gitar çalmayı öğrendim. 16 yaşında şarkı sözleri yazmaya başladım. Liseyi yatılı okulda okudum. Okul bittikten sonra Afrika’da ünlü olan Antonie adlı bir müzisyenin orkestrasına girdim. Antonie’yle Afrika’daki birçok ülkeye hatta ABD’ye bile gidip konserler verdik. Fakat ‘ülkeden ülkeye geziyorsunuz. Karnınız doyuyor’ diyerek bizi boğaz tokluğuna çalıştırıyordu. Ben de bir yıl sonra ondan ayrıldım.”
SADDAM HÜSEYİN’E KONSER VERDİ
Fransa’ya gidip Fransız Dili ve Edebiyatı okudu. Üniversite yıllarında da beste yapmayı sürdürdü. Okulu bitirip Kongo’ya döndüğünde bir festivale katılıp buradaki yarışmayı kazandı. “Yarışma hayatımda bir patlama oldu. Televizyon kanallarına çağırdılar. Ertesi gün beni tüm Kongo tanıyordu. Yolda bile yürürken Enzo diye tezahürat yapmaya başlamışlardı. Artık ben de Afrika ülkelerine konserlere gidiyordum. 48 ülkede konser verdim. İyi para kazandım. Hatta Bağdat’ta Saddam Hüseyin’in sarayında verilen bir davette bile sahneye çıktım. 2007’de ülkeme geri döndüğümde artık gerçek bir pop star olarak karşılandım.”
Fakat bu saltanat uzun sürmedi. Şöhreti ve parası vardı ama o muhaliflerin safını tuttu. MLC olarak bilinen Kongo Özgürlük Hareketi’nden tanıdıkları, “sen meşhursun gel bizim propagandamızı yap” dedi. Ülkede savaş vardı. Sivil kayıplar çok fazlaydı. Muhalif cephe için “Vahşi Asker” adında bir şarkı besteledi. Şarkının sözleri şöyleydi: “Askerler ülkelerinin topraklarını korumak için vardır. Askerlerin düşmanları kendi ülkesinin sivilleri değildir. Askerler sivilleri öldürmeyin. Sizi suçlu hale getiren emirlere itaat etmeyin…”
Sonra da başına gelenleri şöyle anlatıyor:
“Şarkıyı televizyonda seslendirdim. Canlı yayın sırasında ülkede yer yerinden oynadı. Stüdyodan çıktığımda beni tutukladılar. 10 gün işkence gördüm. Zengin olduğum için altın dişler yaptırmıştım. Onları bile penseyle söktüler. Beni karakoldan hapishaneye götürürlerken rüşvet verdim, firar etmeme göz yumdular. Kenya’ya kaçtım. Nairobi Havalimanı’na ulaştım. Bankodaki kıza “ilk uçak nereye” dedim. İstanbul, dedi. İstanbul’a geldim. 78 gün yabancılar şubesinde kaldım. Karaman’da BM Mülteciler Komisyonu’nun kampında 3 hafta geçirdim. Sonra beni serbest bıraktılar. Karnımı doyurmak için hamallık yapmaya başladım. İlk işim müzik aletleri satan bir dükkanı taşımaktı. Dükkan sahibi Ekrem adındaki iyiliksever kişi yaşam öykümü duyunca bana gitar hediye etti. Hamallığı bıraktım, Bandista adındaki orkestra üyelerinden Çağdaş Önder ile tanıştım. Şimdi onlarla birlikte barlarda şarkılar söylüyor konserler veriyorum. Albüm çıkartmak için kolları sıvadım. Kongo’da kaybettiğim şöhreti İstanbul’da yakalayacağım.”
Kongo doğumlu, epeydir İstanbullu Enzo İkah, Ağrı Dağı’ndan doğan gökkuşağının altından, Türkiye’deki ilk albümü ‘Rainbow’u barış ve aşkla sunar. Tüm dünyada yeni bir hayat için…